Senaryosu Ömer Kavur ve Onat Kutlar tarafından yazılan filmde Cem Davran henüz çocukluk yaşlarında rol alıyor. Ömer Kavur’un toplumun itilmişleri arasından çekip çıkardığı iki çocuğun hikâyesini yalın ve etkili bir sinema diliyle anlattığı bu eser, uluslararası arenada da kabul gördü ve Milano Film Festivali büyük ödülü de dahil olmak üzere pek çok ödül kazandı.
Yusuf ile Kenan, biri 14, diğeri 9 yaşlarında, çobanlık yapan iki kardeştir. Babaları bir kan davası sonucu öldürülünce, çocuklar tek akrabaları olan amcaları Ali’yi bulmak üzere İstanbul’a kaçarlar. Ancak tüm çabalarına rağmen onu bulmayı başaramazlar. Yabancısı oldukları büyük kentin acımasız koşulları altında umutsuzluk ve çaresizliklerinin doruk noktasında, Böcek adlı bir sokak çocuğuyla tanışırlar. Böcek onları Çarpık adında, kirli işler çeviren bir gençle tanıştırır. Çarpık, Yusuf’a yanında çalışmasını önerir. Çaresiz Yusuf bu teklifi kabul eder ve Çarpık’la hırsızlık yapmaya başlar. Öte yandan daha sağlam ve tutarlı bir kişiliğe sahip olan Kenan direnir, amacı dürüst bir işte çalışıp meslek sahibi olabilmektir.
öncelikle cem davran’a hakkını vermem lazım. ben seni yıllardır saçma salak ruh dizilerinden, film diye milletin ömründen 2 saat çalan o bizans temalı ucube yapıtlardan, ne dedin sen ablanın attığı tokatlı programlardan tanıyordum abi. hakkında çok iyi şeyler düşünmüyordum. hayvanlık etmişim, affet. ayrıca insanın oyuncuları sadece televizyon ya da beyaz perde üzerinden değerlendirip canlı performanslarını hesaba katmaması da ayrıca incelenmesi gereken bir vaka. neyse. baş ucu eser olarak nitelendirilebilecek bir yapıtta, henüz çocuk yaşında oynamışsın ve karakterin hakkını öylesine vermişsin ki; sırf şu kahvede çaylar için 5 lira ödediğin sahne için bile defaatle izlerim o filmi. hakikaten enfes. gelelim yalçın avşar’a. nam-ı diğer böcek karakteri. cem davran’ın oyunculuğuna ne kadar şaşırdıysam senin oyunculuğuna da o kadar aşinaydım sanırım. beni hayretlere düşüren şey o yaşta dahi yaptığın işin bu kadar bilincinde olabilmiş olman. belki de günümüzde yeteri kadar değeri bilinmeyen oyunculardan biri de sensin. bir de işin sanatsal boyutu, vermek istediği mesaj var tabi. tam da darbe dönemi, kör gözüne parmağım şeklinde değil de çocuklar üzerinden gidilerek gerçeğin her iki taraf da değerlendirilerek ortaya konulması enfes. o zamanla şimdiki zamanı kıyasladığımızda da zaten filmin olanı yansıttığını çok net görebiliriz. devletin nasıl belirli bir kesime arka çıktığının (filmde yusuf ile çarpık hapse atılacakken çarpık’ın abiler tarafından işlem görmeksizin elini kolunu sallayarak emniyetten çıkması) en büyük kanıtı da geçtiğimiz 13 yıl boyunca iktidarda olan kişilerdir. hırsızlık, çetecilik bu insanların temel özellikleri gibi gösterilmiştir filmde ki son yıllarda ortaya atılan iddialar, tapeler de bu savı destekler niteliktedir. neyse, burada yazılan hiçbir şey gerçek değildir diyelim de gg olmasın. ne diyorduk; çocuklar kullanılarak oluşturulan çeteler bir yana, hapse düşen yusuf’un koğuş arkadaşları da göz önünde bulundurulursa, proleteryanın yaşadıklarının en özet hali de o meşhur cümleydi belki de: ye aslanım , işçi sınıfına sağlam adam gerek..sonuç olarak, toplumun içinde bulunduğu durumu lök diye ortaya koyan, tarafsız, kaliteli, baş ucu eseri olmayı hak eden bir filmdir. izleyiniz, izlettiriniz.
Ekşi Sözlük: kabak çekirdeği
Yönetmen | Ömer Kavur |
---|---|
Senarist | Onat Kutlar |
Oyuncular | Cem Davran, Tamer Çeliker, Yalçın Avşar, Hakan Tanfer, Şevket Avşar |
Cinsi | Sinema filmi |
Türü | Dram |
Renk | Renkli |
Yapım yılı | 1979, Türkiye |
Süre | 80 dakika |
Dil | Türkçe |